Enerji alımını sınırlandıran durum, bağırsağın yenilenleri barındırma ve işleme kapasitesidir. Bağırsaklar boşaldıkça tekrar yemeye hazır hale geliriz. Bu tokluk yokluğuna ise basitçe ‘’ açlık ’’ deriz. İştah ise vücut enerji dengesini takip etmek ile sorumlu değildir. Mevcut çalışmalar, genel yemek memnuniyetini korumak ve böylece müteakip telafi edici yemeyi azaltmak veya ortadan kaldırmak için, örneğin lezzet yoğunluğunu, yiyecek çeşitliliğini ve birim boyutunu değiştirerek iştah dengelenebileceğini gösteriyor (Rogers, 2016). Bilimsel olarak bahsettiğimiz iştahı azaltma yöntemlerinin mevcudiyeti kaçınılmaz olarak yardımcı olsa bile gelin biz bir de bu durumu psikolojik bakış açısından inceleyelim.
Size çok çarpıcı bir makale örneği ile bu konuyu en özet halde anlatmak istiyorum. Çalışmamızdaki katılımcılara 70 dolar karşılığında milkshake içmeleri ve kan değerlerini ölçtürmeleri istenmekte. İlk hafta katılımcılara 140 kalori değerine sahip içecekleri içiriliyor ve kan değeri ölçümleri alınıyor. Bu ölçümlerde Ghrelin, yani diğer adıyla açlık hormonu, seviyesinde çok az bir düşüş gözlemleniyor. İki hafta sonra aynı katılımcılar tekrar çağırılıyor ve bu sefer 630 kalori değerine sahip kocaman bir bardakta içecekleri içmeleri isteniyor ardından tekrar kan değerleri ölçülüyor. Bu ölçümde ise açlık hormonlarının neredeyse 3 kat daha fazla azaldığını gözlemleniyor.
İçinizden zaten mantıklı olan bu değil mi, bize bunu niye anlattın? diyor olabilirsiniz. İşte şimdi çarpıcı yere geldik. Aslında içtikleri aynı içecekti! Katılımcılar aynı enerji ve besin değerlerine sahip içecekler içmişlerdi, sadece bir bardak küçük iken diğer bardak süslenmişti. Birebir aynı milkshake olsalar bile, katılımcılar içtikleri içeceklerin sadece daha büyük ve daha fazla enerji içerdiğini düşündükleri için beyinleri açlık hormonunu daha fazla baskılamıştı!
Sonuç olarak
Açlık hali, yemek yemeye yol açan ana mekanizmadır. Fakat açlığın nasıl giderileceği, nasıl bir yemek yeme yolu seçileceği düşüncelerimizin yönetimi ile ilgilidir. Uygun yiyeceğin seçilmesinden yutulmasına kadar, karmaşık bir davranış bütünüdür. Kiloda bir değişim hedeflendiğinde (hem kilo kaybı hem kilo kazanımı için de geçerlidir) merkez alınması gereken kısım hangi yiyeceklerin tercih edildiği ve aynı zamanda yiyeceklerin sunum şeklidir. Önce psikolojik olarak duygu ve düşünce regülasyonu (düzenlemesi) yardımıyla zihnimizi, sonra biyolojik olarak karnımızı doyuracağız ki hormonlarımızı kandıralım.
Çalışma ilginizi çektiyse ayrıntılarını incelemeniz için makale linkini ve referansını aşağıya bırakıyor olacağım.
Sevdiklerinizle sağlık ve huzur ile kalın!
Psikolog Zeynep Ayça ÇALIM
REFERANSLAR
Rogers, P. J., Ferriday, D., Jebb, S. A., & Brunstrom, J. M. (2016). Connecting biology with psychology to make sense of appetite control.